New York Times, geçtiğimiz günlerde 503 farklı roman yazarı, şair, eleştirmen ve kitap severin oylamasıyla 21. Yüzyılın en iyi 100 kitabını seçti!
Yüzlerce ünlü edebiyat yazarına yolladıkları değerlendirmelerle 1 Ocak 2000 tarihinden itibaren en sevdikleri 10 kitabın listesini istediler.
Aralarında Stephen King, Sarah Jessica Parker, Bonnie Garmus gibi ünlü isimler de oylamaya katılarak en iyi kitapları seçmeye katkıda bulundular. Aynı şekilde sizlerde kendi "İlk 10'unuzu" New York Times ile paylaşayabilirsiniz!
Yüz kitabın her birinin Türkçe çevirisi bulunmasa da New York Times'a Göre 21. Yüzyılın En İyi 100 kitabın içinden Türkçe çevirisi olanları sizler için derledik. İşte 21. Yüzyılın En İyi 100 Kitabından Türkçe Çevirisi Olan 10 Kitap :
New York Times'a Göre 21. Yüzyılın En İyi 100 Kitabından Türkçe Çevirisi Olan 10 Kitap
1-"My Brilliant Friend" - Elena Ferrante ("Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım")
"Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım," Napoli Romanları serisinin ilk kitabıdır ve 1950'lerin İtalya'sında geçen, Elena (Lenu) ve Raffaella (Lila) adında iki kız arkadaşın hikayesini anlatır. Roman, bu iki kadının çocukluklarından başlayarak yaşamlarının farklı dönemlerini ve karmaşık dostluklarını konu alır.
Lenu, çalışkan ve başarılı bir öğrencidir, ancak sürekli olarak Lila'nın zekası ve cesareti karşısında kendini yetersiz hisseder. Lila, parlak ve meydan okuyan bir kişiliğe sahip olmasına rağmen, yoksulluk ve toplumsal baskılar nedeniyle hayallerine ulaşmakta zorlanır. İki arkadaş, Napoli'nin fakir bir mahallesinde büyürken, aileleri, arkadaşları ve çevrelerindeki toplumsal dinamiklerle şekillenen hayatlarını sürdürürler.
Roman, dostluk, rekabet, aşk, sadakat ve kimlik arayışı gibi evrensel temaları işler. Ferrante, karakterlerinin iç dünyalarını ve aralarındaki karmaşık ilişkileri derinlemesine keşfederken, aynı zamanda İtalya'nın sosyal ve siyasi tarihine de ışık tutar. "Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım," samimi anlatımı ve güçlü karakterleriyle okuyuculara unutulmaz bir okuma deneyimi sunar.
2-"Wolf Hall" - Hilary Mantel ("Kurtlar Hanedanı")
"Kurtlar Hanedanı," İngiliz tarihinin önemli bir dönemine, 16. yüzyılın başlarına, Thomas Cromwell'in yaşamına ve yükselişine odaklanan tarihi bir romandır. Hilary Mantel, romanında Kral VIII. Henry'nin hükümdarlığı sırasında yaşanan politik entrikaları ve güç mücadelelerini anlatır.
Thomas Cromwell, düşük bir sosyoekonomik geçmişten gelmesine rağmen, zekası, kararlılığı ve stratejik dehası sayesinde kralın en yakın danışmanlarından biri haline gelir. Roman, Cromwell'in Kardinal Wolsey'nin hizmetinden başlayarak, Anne Boleyn'in yükselişi ve düşüşü ile birlikte Kral Henry'nin ilk eşinden boşanma sürecine kadar olan dönemi kapsar. Cromwell, krala sadık kalarak reformları hayata geçirme ve İngiltere'yi Katolik Kilisesi'nden ayırma çabalarında merkezi bir rol oynar.
Mantel, Cromwell'in karmaşık karakterini derinlemesine işlerken, dönemin sosyal, siyasi ve dini atmosferini de ustalıkla betimler. Roman, zengin tarihsel detaylar, güçlü karakter gelişimi ve sürükleyici anlatımıyla dikkat çeker. "Kurtlar Hanedanı," tarihi roman türünde bir başyapıt olarak kabul edilir ve 2009'da Man Booker Ödülü'nü kazanmıştır.
3-"Never Let Me Go" - Kazuo Ishiguro ("Beni Asla Bırakma")
"Beni Asla Bırakma," distopik bir İngiltere'de geçen ve klonların hayatlarını keşfeden bir bilim kurgu romanıdır. Roman, Hailsham adında izole bir okulda büyüyen üç arkadaşın – Kathy, Ruth ve Tommy – hikayesini anlatır. Hailsham'da öğrencilere sanat ve yaratıcılık öğretilir, ancak zamanla okulun karanlık bir amacı olduğu ortaya çıkar.
Kathy, Ruth ve Tommy, Hailsham'dan ayrıldıktan sonra, aslında organ bağışı için yetiştirilen klonlar olduklarını keşfederler. Bu gerçeğin farkına varan üçlü, hayatlarının anlamını ve kaderlerini sorgulamaya başlarlar. Özellikle Kathy'nin bakış açısıyla anlatılan hikaye, dostluk, aşk ve insanlık temalarını işlerken, aynı zamanda etik ve varoluşsal soruları da gündeme getirir.
Ishiguro, duygusal ve düşündürücü bir anlatımla, karakterlerinin iç dünyalarını ve karmaşık ilişkilerini derinlemesine işler. "Beni Asla Bırakma," okuyucuları insan olmanın ne anlama geldiğini sorgulatan, dokunaklı ve etkileyici bir romandır.
4-"The Road" - Cormac McCarthy ("Yol")
"Yol," kıyamet sonrası bir dünyada hayatta kalmaya çalışan bir baba ve oğlun hikayesini anlatan karanlık ve etkileyici bir romandır. Dünya, belirsiz bir felaketin ardından harabeye dönmüş, doğa yok olmuş ve insanlık büyük ölçüde tükenmiştir. Baba ve oğlu, Amerika'nın ıssız ve tehlikeli yollarında, güneyde daha güvenli bir yer bulma umuduyla yürürler.
Roman boyunca, çift karşılaştıkları zorluklarla mücadele ederken, yiyecek ve barınak ararlar ve hayatta kalmak için sürekli tetikte olurlar. Yolda, açlık, hastalık ve diğer hayatta kalanların şiddetiyle yüzleşirler. McCarthy, bu karanlık dünyada bile baba ve oğul arasındaki sevgi ve bağlılığın gücünü ustalıkla tasvir eder.
McCarthy'nin sade ve yoğun anlatımı, romanın atmosferini ve karakterlerin çaresizliğini derinlemesine hissettirir. "Yol," umut ve umutsuzluk, iyilik ve kötülük gibi evrensel temaları işlerken, insan ruhunun dayanıklılığını ve sevgisinin gücünü de vurgular. Roman, 2007'de Pulitzer Kurgu Ödülü'nü kazanmış ve büyük beğeni toplamıştır.
5-"The Underground Railroad" - Colson Whitehead ("Yeraltı Demiryolu")
"Yeraltı Demiryolu," Amerika'nın kölelik dönemi üzerine yazılmış tarihi ve kurgusal bir romandır. Roman, genç bir köle olan Cora'nın özgürlüğe kaçış hikayesini anlatır. Cora, Georgia'daki bir plantasyonda doğmuş ve büyümüş, annesi tarafından terk edilmiştir. Cora, kendisi gibi kaçmayı planlayan başka bir köle olan Caesar ile birlikte kaçmaya karar verir.
Romanın merkezinde, kölelerin özgürlüğe kaçışını sağlayan gerçek Yeraltı Demiryolu'nun kurgusal bir versiyonu yer alır. Whitehead, Yeraltı Demiryolu'nu yeraltında fiziksel bir demiryolu ağı olarak tasvir eder. Cora ve Caesar, bu ağı kullanarak güneyin farklı bölgelerinden geçerler ve her durakta köleliğin ve ırkçılığın farklı biçimleriyle karşılaşırlar.
Cora'nın kaçışı sırasında peşine düşen acımasız köle avcısı Ridgeway ve özgürlüğe giden yolda karşılaştığı zorluklar, romanın gerilim dolu atmosferini oluşturur. Whitehead, Cora'nın hikayesi aracılığıyla Amerika'nın kölelik tarihini ve ırkçılığın kalıcı etkilerini derinlemesine inceler.
"Yeraltı Demiryolu," güçlü temaları, sürükleyici anlatımı ve tarihsel gerçekleri kurgusal öğelerle ustaca harmanlamasıyla dikkat çeker. Roman, 2017'de Pulitzer Kurgu Ödülü ve National Book Award gibi prestijli ödüller kazanmıştır.
6-"Gilead" - Marilynne Robinson ("Gilead")
"Gilead," 1950'lerde Iowa'nın küçük bir kasabasında yaşayan yaşlı bir rahip olan John Ames'in günlüğü ve mektubu şeklinde yazılmış bir romandır. Ames, ömrünün sonlarına yaklaşırken genç oğluna, kendisinden sonra onu tanıyabilmesi ve hayatına dair bir miras bırakabilmesi için hayat hikayesini anlatır. Ames, özellikle babası ve büyükbabası ile olan ilişkilerini, bu ilişkilerin onun inancını ve dünya görüşünü nasıl şekillendirdiğini detaylandırır.
Roman, derin teolojik ve felsefi düşünceleri, insan ilişkilerinin karmaşıklığını ve aile bağlarının gücünü işler. Ames'in yazılarında, sevgi, bağışlama, kefaret ve insanın kırılganlığı gibi temalar yoğun bir şekilde işlenir. "Gilead," yavaş tempolu ve meditatif tarzıyla okurlara derin ve düşünceli bir okuma deneyimi sunar.
7-"Austerlitz" - W.G. Sebald ("Austerlitz")
"Austerlitz," II. Dünya Savaşı sırasında Çekoslovakya'dan İngiltere'ye gönderilen ve daha sonra hayatını yeniden keşfetmeye çalışan bir adamın hikayesini anlatır. Jacques Austerlitz, savaş sırasında ailesinden koparılmış, adını ve geçmişini unutarak büyümüş bir çocuk olarak, yıllar sonra kim olduğunu ve nereden geldiğini öğrenmeye çalışır.
Roman, Austerlitz'in Avrupa'daki çeşitli şehirlerde yaptığı yolculuklar sırasında geçmişinin izlerini sürmesini ve bu süreçte tanıştığı anlatıcıyla yaptığı konuşmaları içerir. Austerlitz'in hatıraları, savaşın ve tarihin travmatik etkilerini, kimlik arayışını ve hafızanın rolünü keşfeder.
Sebald'ın kendine özgü fotoğraf ve metin birleşimiyle anlatılan roman, derin melankoli, tarihsel sorgulamalar ve kişisel hafızanın karmaşıklıklarıyla doludur. "Austerlitz," hem tarihi bir belgesel hem de kişisel bir anlatı olarak okunabilir ve okurlara derin düşünceler sunar.
8-"2666" - Roberto Bolaño ("2666")
"2666," beş bölümden oluşan ve birbirine gevşek bir şekilde bağlı hikayelerden oluşan epik bir romandır. Romanın merkezinde, gizemli Alman yazar Benno von Archimboldi'yi arayan dört edebiyat profesörünün öyküsü yer alır. Bu arayış, okurları Meksika'daki Santa Teresa şehrine götürür. Santa Teresa, gerçek hayatta Ciudad Juárez'e benzer ve burada genç kadınların seri cinayetleri büyük bir yer tutar.
Roman, farklı karakterlerin perspektiflerinden anlatılarak okuyucuyu Avrupa'dan Latin Amerika'ya, II. Dünya Savaşı'ndan modern zamanlara kadar geniş bir zaman ve mekân skalasında dolaştırır. Hikayeler arasında Nazi Almanya'sında bir asker, Meksika'da bir gazeteci, Amerikalı bir sanat eleştirmeni ve daha birçok karakter yer alır.
"2666," şiddet, sanat, ölüm, adalet ve insan doğasının karanlık yönleri gibi derin temaları işler. Bolaño'nun son eseri olarak kabul edilen bu roman, karmaşık yapısı ve geniş çaplı anlatımıyla modern edebiyatın önemli eserlerinden biri olarak değerlendirilir.
9- "The Corrections" - Jonathan Franzen ("Düzeltmeler")
"Düzeltmeler," 20. yüzyılın sonlarına doğru Amerika'da yaşayan Lambert ailesinin üç kuşak üzerinden karmaşık ve nüktedan bir portresini çizer. Roman, yaşlı ebeveynler Enid ve Alfred Lambert'in, üç yetişkin çocukları Gary, Chip ve Denise ile olan ilişkilerini ve her birinin hayatında karşılaştıkları zorlukları anlatır.
Enid, Noel için tüm ailesini bir araya getirme hayali kurarken, ailesi dağılmak üzeredir. Alfred, ilerleyen Parkinson hastalığı ve yaşlılığın getirdiği zorluklarla mücadele etmektedir. En büyük oğulları Gary, başarılı bir bankacı olmasına rağmen mutsuz bir evliliğin içinde sıkışıp kalmıştır. Ortanca çocuk Chip, işini kaybetmiş bir akademisyen olarak yeni bir yön aramaktadır. En küçük çocuk Denise ise şef olarak kariyerinde yükselirken cinselliği ve kimliğiyle ilgili sorunlarla yüzleşir.
Franzen, modern Amerikan ailesinin dinamiklerini ve bireysel arayışlarını incelerken, kapitalizm, medya, teknoloji ve tüketim kültürü gibi toplumsal meseleleri de ele alır. "Düzeltmeler," karmaşık karakterleri, derinlemesine psikolojik analizleri ve toplumsal eleştirileriyle çağdaş edebiyatın önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir.
"The Year of Magical Thinking" - Joan Didion ("O Yılın Büyüsü")
O Yılın Büyüsü, Amerikalı ünlü yazar Joan Didion’un, kendisi gibi ünlü bir yazar olan eşi John Gregory Dunne’un ani ölümünün ardından yazdığı "American National Book Award" (Amerikan Ulusal Kitap Ödülü) sahibi bu kitap, yazarın yaşam, ölüm ve geride kalanlarla hesaplaşmasını anlatan gerçek öyküsü.
Kitap yayınlandığı ilk günden beri New York Times ve Amazon’un "En Çok Satanlar" listesindeki yerini koruyor.
Kızının zatürree teşhisiyle hastaneye kaldırılmasının ardından, yaşamının daha da büyük bir acıyla anısızın sarsılmasına neden olan bir kalp krizi, kırk yıllık eşini, sevdiği insanı alıp götürdükten sonra yaşadığı bir yıl.. O yıl..