Aydın, Ege Bölgesi’ndeki diğer uğrak yerlerine göre biraz daha arka planda kalsa da, çevresinde çok fazla antik cevher barındırıyor. Bunlardan bir tanesi de Karacasu ilçesinde, Geyre Köyü yerleşkesinde yer alan “Afrodisias Antik Kenti”.
Afrodisias Antik Kenti’ne Dair Bilmeniz Gereken Her Şey
Afrodisias Kenti Nerede?
Afrodisias İzmir’e 230, Aydın’a ise 92 km mesafededir. Babadağ’a yaslanmış olan bu antik kent, hem doğası hem de döneminin önemli yerleşim yerlerinden birisi olması ve heykeltıraşlık okulunu barındırması sebebiyle büyüleyici bir atmosfere sahip. 2017 yılından itibaren Unesco Dünya Listesi’ne girmiş olan bu kentte ayakta kalan yapıların neredeyse tamamı Roma Dönemi’ne ait.
Tarihi Neolitik Döneme kadar uzanan Afrodisias’ın ismi Helenistik dönemdeki Afrodit’ten gelmekte olup Bizans döneminde Hıristiyanlığın yaygınlaşması ile beraber Kayra olarak değiştiriliyor ve günümüzdeki Geyre adı buradan geliyor.
Afrodisias'a Ait İlk Belgeler 1835'e uzanıyor
Afrodisias’a ait ilk belge(1835); Fransız bir gezgin olan Charles Texier’ın çizimleridir. Daha sonra Türkiye’nin ilk arkeoloğu olan, aynı zamanda ‘Kaplumbağa Terbiyecisi” gibi pek çok ünlü eserin sahibi Osman Hamdi Bey (1892) burada çalışmalar yapmıştır. Savaş yıllarında pek çok Avrupalı arkeolog kentle ilgilense de maddi kısıtlılıklar nedeniyle kısa süreli araştırmalar yapılmıştır. En son fotoğrafçı Ara Güler’in tesadüf eseri kenti keşfetmesiyle gelişen olaylar zinciri sonucunda bilimsel anlamda ilk çalışmalar Prof. Dr. Kenan Erim tarafından gerçekleştirilmiştir.
Antik Kent’e girdiğimizde yeşil bir alan etrafına yerleştirilmiş pek çok eser görüyoruz. İlerlediğimizde ise karşımıza erken dönem kazılarında çıkarılmış olan tiyatro “persona” maskeleri ve girlandlarla (çiçek motifi) süslü dev bir duvar karşılıyor. Çevreye göz gezdirdiğimizde ve hatta müzeye yöneldiğimizde pek çok büyüleyici eser bizi bekliyor olacak.
Antik kentin 6 tane sur kapısı olmakla beraber;
Tetrapilion (anıtsal tören kapısı),
Afrodit Tapınağı
7000 kişilik Tiyatro
Heykeltıraşlık Okulu
Meclis Binası
Hadrian Hamamları
Sebasterion
30.000 kişilik Stadyum ve Agora’dan oluşan kompleks bir yapısı vardır.
Tetrapylon
Tetrapylon kentin ana caddelerinden birinde yer alan kamusal alandan kutsal alana geçişi temsil eden kapıdır. Kemerli çatısında Afrodit’in oğlu olan Eros’un kabartmaları ve akantus yaprakları figürleri kazınmıştır.
Afrodit diğer adıyla Venüs; güzellik ve aşkı temsil ettiği gibi uyumun, cömertliğin, barışın, nezaketin ve sanatın da sembolü olarak görülür. Mitolojiye göre Afrodit’in deniz köpükleri üzerinden karaya çıktığı rivayet edilir. Arkeologlar Afrodit tapınağında tuzlu su kuyusunun bulunması dolayısıyla tapınağın isminin buradan geldiğini düşünmektedir.
Ancak, Tetrapilon’un kemerli çatısı da dahil olmak üzere, Afrodit temsillerinin büyük çoğunluğu, kadın tanrıça kültünden korkulması nedeniyle Hıristiyanlık döneminde tahrip edilmiştir. Tapınağın ise Bizans döneminde kiliseye dönüştürülüp büyütüldüğü bilinmektedir.
Afrodisias müzesinde yer alan Afrodit heykelini incelediğimizde başı örtülü bir Anadolu Afrodit’i görürüz ve elbisesine işlenmiş motifler vardır. Bunlardan ilki “Üç Güzeller” olarak bilinen eşlikçileri; neşe, Selene (ay) ve Helios (güneş) tur. Ay ve güneş sembolü zıtlıkları ve bir döngüyü temsil etmektedir. İkinci kısmında yer alan Triton yani deniz varlıkları Afrodit’in denizden doğmasına işaret etmektedir. En son ise kanatlı Eros (oğul) evrenin yaratılışı mitine gönderme yapmaktadır.
Tiyatro
“Asya’daki bütün şehirler içinde bu kenti kendim için seçtim.”
Roma İmparatoru Augustus M.Ö. 30
(Tiyatro Duvarında Yer Almaktadır.)
Afrodisias’ı gezerken “Zoilos” ismi çeşitli yerlerde karşımıza çıkmaktadır. Sur duvarlarından çıkarılan frizlerden (onurlandırma tasvirleri) önemli bir kişilik olduğu anlaşılmaktadır. Tiyatroya geldiğimizde ise yan tarafında yer alan bir arşiv duvarı ile karşılaşırız. Bu duvar halkın, bürokratik yazışmalarından haberdar olması için yapılmıştır ve başka bir örneğine bugüne kadar rastlanmamıştır. Bu duvarda yer alan Sezar’dan Stefanos’a ithaf edilen mektuptan anlıyoruz ki Zoilos; Afrodisiaslı bir kimse ve bir dönem Sezar’ın kölesi olmuş, sonrasında Sezar tarafından azat edilmiş ve kente geri dönmüştür. Dönerken de beraberinde Roma İmparatorluğundan sığınma, özerklik ve vergiden muafiyet gibi hakları getirmiştir. Ayrıca tiyatronun sahne binasını da halka hediye etmiştir, Caius Julius Zoilos.
Tiyatro ise, kulis, sahne arkası, sahne ve seyirci bölümlerinden oluşmaktadır. Sahne arkasında, şu anda müzede sergilenen Afrodit ve Apollon büstleri yer almakta, seyirci bölümündeki koltuk yerlerinin farkından dolayı bir protokol sistemi olduğu anlaşılmaktadır.
Sebasteion
Sebasteion’dan çıkarılan kabartmalar ise Sevgi Gönül’ün bağışları sayesinde müzede kendisine ithaf edilen salonda sergilenmektedir. Sebasteion, Afrodisias’ta sanatsal görkemi ile hayranlık uyandıran bir başka bölüm ; İmparatorlar Tapınağı olarak da adlandırılmış olan bu yer gelmiş ve gelecek bütün imparatorları onurlandırmak için yapılmıştır. Üç katlı, 90 cm uzunluğunda olan yapının ikinci ve üçüncü katındaki görsellerde birbirinden farklı konular işlenmiştir. Toplamda 200 kabartmaya sahip olduğu düşünülmekte; bunlardan 80 tanesi günümüzde sergilenmektedir. Bu kabartmalarda, mitolojik hikayeler ve imparatorların başarılarını anlatan görseller yer almaktadır. Kabartmaların bir kısmı özellikle Hıristiyanlık döneminde tahrip edilmiş olsa da, tam olarak görebildiğimiz heykellerdeki yüz ifadeleri, duyguların anlatılışı ve beden detayları göz alıcıdır.
Promethous’un Dağdan İndirilişi: Kelepçelerinin Herakles tarafından çözülmesi tasviri
Afrodisias’ın en önemli özelliklerinden birisi de kazılarda çıkarılan büstlerin altında yer alan kaideleri ile birlikte bulunmuş olmasıdır. Çünkü bu kaideler, heykeli yapılan kişiye ait bilmemiz gereken önemli bilgilerin tamamını içermektedir.
Flavius Palmatus; dönemin valisi olduğu bilgisi döneminin ağzından anlatılmaktadır. Dönemin saç modası, yüzündeki çok çalışmaktan yorgun olduğunu anlatan ifadesi ve yine çalışmaktan tıraş bile olamadığının anlatılması.
Stadyum
Stadyuma yöneldiğimizde ise bambaşka atmosfer bizi karşılar. 30.000 kişilik, oval stadyum diğer antik stadyumlardan mimari yapısı ile ayrılmaktadır. Afrodisias’ın toplam nüfusunun 15.000 olduğu bilgisinden yola çıkarak araştırmacılar, bu kentin diğer kentler arasında turizm açısından revaçta olduğunu ve spor, festival, gladyatör dövüşleri gibi etkinliklere dışarıdan insanların da katıldığını ifade etmektedirler. Zaten oturma yerlerini incelediğimizde; “TONOC = Yer” şeklinde işaretlerin kazınmış olduğunu görürüz. Bu çizilen grafitiler sayesinde her kesimin oturacağı bölgenin işaretlerle ayrılmış olduğu anlaşılmaktadır. Stadyumun sağ köşesinde sonradan eklenen taşlarla bir duvar örülmüş, burası da sonradan yalnızca dövüş gösterileri için kullanılmıştır.
Agora
Uzaktan bakınca çok da anlaşılmayan ve hala restorasyon çalışmaları devam eden Güney Agora ise Roma dünyasının en büyük havuzuna sahiptir. Etrafında dizili palmiye ağaçları ile hem biriken yağmur sularının toplanacağı bir yer olarak hem de kamusal bir park olarak tasarlanmıştır.