top of page

İyi Toplum Yoktur / Günlük Hayatta Toplumun Bireyi İstismar Biçimleri

Güncelleme tarihi: 20 Ağu 2021

"İyi Toplum Yoktur", Nihan Kaya kitapları arasında ilgi alanıma daha yakın olduğu için dikkatimi çeken ve okumayı tercih ettiğim ilk kitabıdır. "İyi Aile Yoktur" ile kişinin benlik haklarının nasıl örselendiğine ışık tutan Kaya, bu sürece daha geniş bir perspektiften bakmamızı ise "İyi Toplum Yoktur" ile sağlıyor. Bana kalırsa kitabın içeriğinde yeni bir bilgi duymuyoruz ancak kültür adı altında bireye dayatılan korkunç yaptırımların gerçekliğini tüm çıplaklığı ile geniş kitlelere duyurmakta bugüne kadar Türk “entelektüeli” hep sınıfta kaldığından bu iş de yine Nihan Kaya’nın omuzlarına yüklenmiş gibi duruyor.


Nihan Kaya İyi Toplum Yoktur Günlük Hayatta Toplumun Bireyi İstismar Biçimleri


Kitap, toplumsal olarak önem atfedilen kim bilir ne kadar zamandır benzer biçimlerde devam eden törenlerin ve onların peşi sıra gelen adetlerin altında yatan çirkin anlamlarını yüzümüze vurarak başlıyor. Sünnet ve evlilik törenlerinin irdelenmesiyle; ataerkil kültürün kanatları altında yeşeren her toplumsal cinsiyet rolünün de aslında toplumsallık adına nasıl şekillendirildiğini görebiliyoruz. Ve Kaya’nın kitaplarında her zaman altını çizdiği gibi; yine bir topluluk için bireylerin (daha çok kadınların) kurban edilişini, değersizleştirilişini alkış tutarak izlemiş olduğumuzu fark ediyoruz.



“Kadın beyaz gelinlik içinde, bir insandan, bireyden ziyade sunakta ailesi tarafından bir erkeğe ve onun vasıtasıyla Ataerkil Toplum Tanrısı’na kurban edilen, bunun için yetiştirilmiş bir adağı andırmaktadır. Nitekim nikah ve düğün töreni de, - sünnet töreni gibi- bu adağı hep birlikte sunma törenidir.”  


Cinsiyet rollerinden bahsederken toplumların şekillenmesinde en büyük etkiye sahip olan cinselliğe ve onun baskı altında aldığı türlü biçimlere de değinmeden geçmiyor tabii ki Kaya. Ayrıca bu nokta da örnek olarak verdiği bir Margaret Atwood romanı olan “Damızlık Kızın Öyküsü” ile ilgili yorumlarının çok yerinde olduğunu düşünüyorum. Zaten hangimiz bu romanı okurken veya romandan yola çıkılarak çekilen seriyi ekranda izlerken, hikayenin distopik olmasına rağmen gerçekliğinden ürpermedik ki?!


Kitabın bir başka bölümünde ise kadın cinselliğinin toplumsalın aynasından nasıl göründüğünü örneklerle anlatıyor Kaya ve şöyle diyor:

“ Türkiye’nin ne tarafına gidersem gideyim, kadının salt cinsel bir varlık olarak algılandığını görüyorum. Bununla, kadının cinsel olarak arzulandığını kastetmiyorum tabii ki. Ama insan değil, her şeyden önce kadın olarak görüldüğünüz için, kadın cinsiyeti ve dolayısıyla cinselliği de zihinlerde ayıp bir şey olarak kodlandığı için, hiç tanımadığınız bakkallar, taksi şoförleri, çareyi size “abla”, “bacı”, “yenge” gibi sıfatlarla hitap etmekte buluyorlar. Bu, “Evet, kadınsın. Ama benden sana zarar gelmez. Seni kadın olarak arzulamıyorum. Hiç tanımadığımız, var olup olmadığını bilmediğimiz kocan, bizim ağbimiz; bu da seni arzulamamızı ve kendi nikahımıza almayı imkansız kılıyor.” demek. Fakat kadını normal bir insan değil, salt cinsel bir varlık gibi gören bu bakış, kadın cinselliğini “sakıncalı kırmızı nokta” gibi algıladığımızı, bu cinselliği Ataerkil Tanrı’ya kurban edilmesi gereken bir şey zannettiğimizi gösteriyor.”

Ve devamında çocukluğumuzdan itibaren hepimizin karşısına çıkmış olan masallardan örnekler vererek, bu hikâyelerin metin-aralarında dayattığı cinsiyet rolleri üzerinden aydınlatıcı bir okumaya girişiyor.


Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi Nihan Kaya’nın kitapları, benlik gelişimine dair çok önemli noktalara değiniyor ve bunu da çok anlaşılır bir dille yaparak kitaplarını elinizden düşüremeyeceğiniz şekilde yapıyor.


Yazarın İyi Aile Yoktur’da da altını çizdiği gibi; anlaşılan o ki, çocukluğumuzla yüzleşmeden sağlıklı bir kişisel gelişim gösteremiyor, Kaya”nın ifadesi ile ‘kendimizi yaratmadan evliliğimizi yaratamıyor’ ve nihayetinde çocuk üretim merkezi yerine koyulan “aile kurumunun” içinde de sağlıklı, benlik algısı olan çocukların yetişmesine de olanak sağlayamıyoruz. Ve benlikleri öldürülmüş çocukların yetişkinlik hallerinin toplamından hasta toplumlara ulaşıyoruz.


Kitap Ölçer Puanı: 9.9/ 10



Nihan Kaya Bütün Çocuklar İyidir Günlük Hayatta Toplumun Bireyi İstismar Biçimleri

Bütün Çocuklar İyidir



“Kötü çocuk yoktur. Bir çocuk bizim kötü dediğimiz bir davranış sergiliyorsa eğer, bu, ona yanlış davranıldığı içindir. “Kötü” denilen davranışlar, aslında çocuğun yardım çağrısıdır.”


Bu serinin son kitabı olan “Bütün Çocuklar İyidir” ise kısa kısa öyküler diyebileceğimiz çeşitli durum örneklerinden oluşan bir kitap. Kaya tarafından yetişkinlerin yanı sıra çocukların da okuyabileceği sadelikte tasarlanmış, bu nedenle gününün bir saatini ayıran her yetişkin kolaylıkla okuyabilecektir.


İçerik olarak ise, benim kısa hikâyeler olarak değerlendirdiğim; günlük hayatta karşılaştığımız çeşitli anne- baba ve çocukluk durumlarından örnekler veriyor yazar. Ve bu hikâyelerde yetişkinler olarak bizlerin hangi durumlarda çocuklara karşı sınır ihlali yaptığımızın, bu tarz durumlarda nasıl bir pozisyon almamızın daha sağlıklı olacağının sinyallerini veriyor.


“İster çocuk olalım ister yetişkin, hepimizin içinde anne, baba, çocuk var ve sıkıntılarımızın tamamı, içimizdeki anne- babanın içimizdeki çocuğu ezmesinden kaynaklanıyor. Bunu düzeltebilmenin tek yolu, çocuklara dair önyargılarımızı değiştirmek.”



“İçimizdeki çocuk anlaşılmayı, yardım çağrısının duyulmasını bekliyor. Onu duyabilmeyi öğrenebildiğimizde kendimize doğru anne-babalık etmesini de öğreneceğiz ve o zaman kendiliğinden sorunlarını çözen, haklarını savunabilen bir insana dönüşeceğiz.”

Nihan Kaya’nın Psikoloji türünde çıkan bu üç kitabından oluşan yazı serimizin sonuna burada gelmiş bulunuyor, Nihan Kaya dosyasını (şimdilik: ) kapatıyoruz!


Kitap Ölçer Puanı: 9.9/ 10


121 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page