Sosyal Medya
“Bir kontrol odasında yüzlerce insan oturmuş ve milyarlarca insanın duygu ve düşünce dünyasını şekillendirip manipüle ediyorlar.”
Desem sizin için bir bilim kurgudan alıntı yapmışım gibi hissettirebilir. Ama bunlar Google’da daha öncesinde "Tasarım etiği" üzerine çalışmış Tristan Harris’in sosyal medyayla ilgili yaptığı bir Ted konuşmasından alıntı. Yine Tristan Harris’e başka bir yerde Silikon Vadisi’nde uygulamalardan ziyade insanları mı programlandığı sorulunca verdiği cevap:
“Evet, insanları programlıyorlar. Teknolojinin nötr olduğuna dair bir muhabbet dönüp duruyor; onu nasıl kullanacağımız bize bağlıymış falan filan. Bu düpedüz yalan. Teknoloji nötr falan değil. Sizin teknolojiyi belli şekillerde, uzun bir süre boyunca kullanmanızı istiyorlar. Çünkü bu şekilde para kazanıyorlar.”
Sosyal medyanın hayatımıza girişi ve hayatımızın baş köşesine oturması o kadar hızlı oldu ki ; sosyal medyanın verebileceği zararları da fark etmemizin önü kesildi. Hatta hepsinden öte akıllı telefonların çıkışında bile böyle bir noktaya geleceğimiz kimsenin aklına gelmemişti. Steve Jobs’ın bile!
2007 yılı Ocak ayında Steve Jobs’ın Macworld açılış konuşmasında iPhone’u tanıtırken ortaya koyduğu vizyon şuan geldiği noktadaki kadar iddialı değildi. İlk iPhone’un en beğenilen yanı, iPod’u cep telefonuyla birleştirerek cebinizde iki ayrı cihaz taşıma zorunluluğunu ortadan kaldırmasıydı. Nitekim Jobs da konuşmasında iPhone için , “Bugüne kadar yaptığımız en iyi iPod!” demiştir.
Teknoloji ve veri akış hızındaki bu inanılmaz gelişmeler, biz insanoğlunun gelişimini ve adapte oluşunu gölgeleyerek bir nevi insanoğlu üzerinde baskın güç konumuna erişti. Teknolojik araç gereçler artık insanoğlunun yararı için, insanoğlu ne zaman isterse o zaman kullanabileceği materyaller olmaktan çıkıp, kendileri düşünüp algılayarak bir nevi bizi kontrol altına aldılar.”Social Dilemma” adlı belgeselde de dedikleri gibi , “ Eğer bir şey araçsa sabırla sizin onu kullanmanızı bekler. Ama şuanda geçilen teknolojiyse bağımlılık ve manipülasyon içeren bir teknoloji.”
Bu yazımızda sizlerle sosyal medyanın biz insanlar üzerinde bu kısa sürede bıraktığı psikolojik, sosyal ve fiziksel etkileri üzerinde yazacağız.
İşte Sosyal Medyanın Karanlık Yüzü

1-Instagram ve Twitter'ın Katkıları:
Manik Bilgi Bağımlılığı/Saplantılı Telefon Kontrolü
“Sonu gelmez haber, dedikodu ve görsel bombardımanı bizi manik bilgi bağımlılarına çevirdi. Ben çöktüm sizi de çökertebilir.”
Ünlü blogger ve yorumcu Andrew Sulliwan’ın “Bir zamanlar Ben de İnsandım” başlıklı yazısından bir alıntı.
İstediğimiz bilgilere bu kadar kolay ulaşabiliyor olmamız her ne kadar güzel olsa da, bahsettiğim bilgiler sadece akademik düzeyde ya da gündelik hayatta işimize yarayacak şeyler değil. Aynı zamanda uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızın nerde olduğuna dair fotoğraflar, sınıf arkadaşlarımızın yaz tatilinde neler yaptıkları, bir de Türkiye gibi bir ülkede yaşıyorsanız bir yıla sığdırılabilecek kadar bir günde aldığımız “Son Dakika” haber bombardımanları... Attığımız fotoğraflara videolara gelen yorumlar, geri bildirimler de bu bilgilere dahil olduğu için bu bir yerde sorun haline geliyor. Çünkü instagram ve twitter gibi sosyal medya platformlarından gelen bildirimler hem ilgi çekici oluyor, hem de fotoğraflarımıza gelen yorumlar ve beğeniler, beynimizden dopamin adı verilen transmitterlerin salgılanmasına sebep oluyor.
Dopamin ve Sosyal Medya; Telefon Bağımlılığı
Dopamin adı verilen bu transmitter beynin haz ve ödül mekanizmasında temel rolü üstleniyor. Bireyin kendi beyninde dopamin üretimi stabil olarak devam ederken dışardan dopamin salgılatan bir madde varlığında beyin dopaminin dışardan temin edilebileceğini düşündüğünden kendi dopamin salınımı azaltarak dopamin seviyesini dengede tutuyor. Dış kaynaklı dopamin varlığı sonlandığındaysa beyindeki dopamin miktarı normalin altına düşüyor. Bu yüzden beyin dış dopamin kaynağına tekrar tekrar başvurulmasını istiyor. Bunun sonucunda da saplantılı ve bağımlılık yaratan aktiviteler oluşuyor.
Bu bağımlılık yaratan aktiviteler arasında sigara, alkol uyuşturucu yanında teknoloji de var. Yani sigara ve alkol gibi teknoloji de bizi aynı şekilde ve aynı seviyede etkiliyor.
2-En Değerli Şey Zamanınız
“Sosyal medya sektörünün kodamanları, daha iyi bir dünya için çalışan iyi niyetli bilgisayar kurtları ayağına yatmaktan vazgeçip, çocuklara bağımlılık yapıcı ürünler satan bisiklet yaka tişört giymiş tütün tacirlerinden başka bir şey olmadıklarını kabul etseler iyi olur artık. Çünkü şu gerçekle yüzleşmemiz gerek: Kaç “beğeni” aldığımıza bakmak, sigara içmenin yerine geçti.” (Bill Maher)
Sosyal Medya sektöründe çalışanların genel amacı, basite indirgenerek “Ekran sürenizi maksimize etmek” olarak özetlenebilir. Yani bu insanların paraya dönüştürdüğü şey sadece sizin zamanınız. Sizi ekran başında daha uzun tutabilmek için Silikon Vadisi’nde çalışan yüzlerce insan var.
Piyasaya sürülen uygulamaların her ne kadar kazançları olsa da bizden çaldıkları zaman kadar getirisi olup olmadığı tartışılır:
“Son çıkan uygulama veya hizmetlerin vadettiği ufak kazançların cazibesine kapılıp en değerli kaynağımızı, yani ömrümüzün dakikalarını çarçur ettiğimizi unutmak çok kolay.”
3-Yetersiz Hissetme

Sosyal medya platformlarında bize dayatılan ve uymamız istenilen belli başlı güzellik kriterleri var. Ve bu kriterler imkansız olmasa da her bireyi birbirinden ayıran farklılıklardan ötürü çoğu insan için ulaşılamaz ölçekte. Ve kendisi için ulaşılamaz ölçekte olan bir değerin peşinde koşarak ona ulaşmaya çalışıp sonunda başarısız olmak belirlediği ölçek çerçevesinde kendisini yetersiz hissettirir. Bundan dola