Jack London Kimdir?

​

Jack London 1876 Haziran ayında San Francisco'da doğdu. Asıl adı John Griffith Chaney'dir. London soyadını sonradan üvey babasından alır. 14 yaşında okulu bırakıp Dünya'yı gezmeye ve yıllar sonra kitaplarına konu olacak maceralar yaşamaya başlar. Sonradan tekrar okul hayatına dönse de üniversiteyi durumu olmadığından bitiremez. Yine de kendini eğitmekten geri durmaz. Biyolojiden edebiyata kendi kendini yetiştirir. Sıkı bir Darwinci'dir. Denizde geçen yıllarında skorbüt hastalığına yakalanır. Diş etleri şişer ve ön taraftaki dişlerini kaybeder. 40 yıllık ömrüne, belki 400 yılda yaşanabilecek deneyimleri ve hayal gücüyle beraber bir çok eser sığdırır. Kanada'da bir bulvara ismi verilir. Ama Asya'lılara karşı ırkçı söylemlerinden dolayı bulvarın ismi tekrardan Whitehorse olarak değiştirilir. 

​

​

​

​

  

​

​

​

​

​

​

​

​

​

​

Sıkı bir Darwinci oluşu ve doğayla iç içe olan yanı eserlerinde de etkisini göstermiştir. Doğayla olan ilişkisi ve kitaplarında hayvanlara yüklediği insani duygu ve davranışlar yüzünden döneminde Amerikan Başkanının bile dahil olduğu “Nature Faker” tartışmalarına sebep olmuştur ve o dönemde kapitalist çarkın ihtiyacı olan bu olduğu için bir sahtekar olarak görülmeye başlanmıştır.  

​

Tartışmalı Görüşleriyle Jack London

​

​

​

​

​

​

Telif Hakkı İhlalleri  

 

Vahşetin Çağrısı ve Demir Ökçe gibi bilindik eserlerinde dönemin yazarlarından bazı bölüm ve hikayeleri çalıntı olduğu söylense de Jack London’un buna cevabı sadece okuduklarından esinlendiğini söylemek olmuştur.  

 

Jack London ve Irkçı Söylemleri  

​

​

​

​

​

​

​

​

​

 

O dönemde başlayan Asyalı göçlerine karşı Jack London ırkçı söylemleriyle ön plandaydı. “Eşsiz İstila” adlı bilim kurgu romanın da Çin ile batılı güçler arasında geçen ileri tarihli bir savaş konu alınıyor. Kitap, Çin’in çevre ülkeleri kolonize etmeye başlayıp tüm dünyayı işgal etmeyi hedeflediği bir gelecekte geçiyor. Çin’e karşı batılı ülkelerin cevabıysa biyolojik savaşla bulaşıcı hastalıklarla Çin’e saldırmak oluyor. Asyalı ırklara karşı olan tedirginliğine rağmen 1904 yılında yazdığı “Sarı Tehlike” adlı makalesinde özeleştiri yapmadan da geri durmuyor:  

“Üstünde durduğum konuların sadece tek bir bakış açısıyla yazıldığına dikkatinizi çekmek isterim. O da: “Batılı ırkın üstünlüğü ve her daim haklı olduğumuza olan sonsuz inancımızla beslenen bencilliğimizdir.” 

Yine de London yarım bıraktığı kitabında Japonların adet ve kültürlerine hayran olduğundan da bahsetmeden geçmiyor.  

​

London’ın Ölümü  

Her ne kadar güçlü bir yapısı olsa da seyahatleri boyunca geçirdiği hastalıklar London’ı yıpratmıştı. Ölümü sırasında da dizanteri, üremi ve alkol bağımlılığıyla boğuşuyordu. Bu yüzden o zaman reçetesiz satılabilen morfin ve afyon kullanıyordu. Kullandığı morfin ve afyon yüzünden intihar ettiğini düşünenler olsa da üremiden öldüğü düşünülüyor. London, 1916 yılında 40 yaşındayken hayata gözlerini yumdu.