Google’larken pembe başlıkların arasından buraya düşen kardeşim, evet sen, sen, doğru yerdesin!
Greta Gerwig ve Margot Robbie’nin fikir dünyasından çıkan “Barbie” filmi etrafında dönen reklam kampanyaları sayesinde her yer yeterince pembeye boyandı ve dikkatler “Barbie”ye yeniden döndü.
Barbie, hem oyuncak sektöründe uzun soluklu pazarlama harikası olarak hem de kadının nesneleştirilmesi esasında çocuklara verdiği mesajlar dolayısıyla bir “love&hate” ilişkisinin merkezinde yer alıyor.
Her ne kadar filme pembeler giyinerek gidip birbirine “Hi Barbie!” şeklinde seslenen kadınların varlığı hoşumuza gitse de film ile birlikte pek çok tartışma konusu da tekrar gündeme geldi. Ben ise filme gitmeden çok çok önce kendimi oyuncak dükkânındaki envai çeşit (politik doğrucu da denilebilir) Barbie’lere bakarken yakaladım.
Barbie Filmi
Barbie’yi filmleştirmek, kendisi de Holywood’da bu streotipe birebir uyan güzel oyuncu Margot Robbie’nin fikri ve filmin yapımcılarından zaten kendisi. Yönetmen koltuğuna oturacak isim ise “Ladybird” ve “Little Women(2019)” filmlerinin yönetmeni Greta Gerwig olunca içine siniyor.
“Ken” rolünde Ryan Gosling neredeyse Barbie’den rol çalacak kadar sempatikken, castında “Sex Education (Netflix)” dan birçok ismi görmek biraz daha kalpleri ısıtıyor. 2006’da yayınlanan tv serisindeki “Ugly Betty” , America Ferrera’nın ise filmin feminist tiradını atan kişi olması da bir başka göze çarpan detay.
Barbie, Kubrick’in ‘Space Odyssey’ine atıfla başlıyor ve küçük kız çocuklarının yalnızca anne rolünü canlandırabildikleri bebekleriyle birlikte kurdukları oyunlarının ortasına devasa Barbie’nin girmesi ile birlikte toplumsal cinsiyet rolünün simgeselinde bir kırılma yaratıyor. Çünkü Barbie, kendi ayakları üzerinde duran, özgür ve son derece güzel bir genç kadın figür. Bu kadın tipleştirmesi sonradan biraz konseptin başına bela olacaksa da filmin; Barbie’nin yaratıcısı Ruth Handler’a atfı daha masumane bir yerden “ne olmak istiyorsan o olabilirsin” mesajının taşıyıcılığı oluyor.
Filme, oyuncak dünyasının birebir aktarılması filmi izlenebilir kılan unsurlarından birisi olmuş. Plastik ve pembe Barbieland’de, Barbie’nin hareket alanının kısıtlılığı, Ken’in kasları ile sahilde dolaşmak ve Barbie’nin erkek arkadaşı olması dışında bir vasfının olmaması, sonradan genişleyen Barbie dünyasında Barbie’lerin her türlü mesleğe, özelliğe ve hobiye sahip olması gibi gibi... Fakat bu durum popülist feminizm karşıtlarının ekmeğine yağ sürüyor olsa da filmde sorunların çözüldüğü kısım ile birlikte bu kadın dünyasının baskınlığı bir dengeye oturuyor.
Life in Plastic it’s Fantastic!
Film tipik- klasik Barbie’nin ayaklarını tam manasıyla ilk defa yere basmasıyla olay akışına giriş yapıyor. Daha sonra Barbie’nin selülitlerinin çıkması, hayatındaki kusursuzluğun giderek değişmesi ve ölüm üzerine düşünmeye başlaması ile birlikte Barbieland’de sorunlar baş gösteriyor. “Weird Barbie”nin yardımı ile bu sorunu çözmek için Barbie gerçek dünyaya yol alıyor ve buradaki durumun hiç de düşündüğü gibi olmadığını fark ediyor. Weird Barbie’nin ise bir çocuğun onunla hunharca oynayışıyla bir acayip olması yine bir başka eğlenceli fikir.
Ken’in gerçek dünyaya gelerek patriyarkayı keşfedip mest oluşu ve bu sistemin kendince bir versiyonunu Barbieland’e götürüşünü ataerki eleştirisi temelinde izlemek yer yer zevkli ancak tekrara ve klişelere düşüldüğünde sıkıcı bir hal almış.
Filmden yola çıkarak, patriyarka ve feminizm şüphesiz ki Barbie'ye sıkıştırılabilecek bir tartışma değil ancak bir kadın yönetmenin bu kadar gişe yapmış olması ve kısa süreliğine de olsa dünyamızı pembeye boyaması yine de önemli bir gelişme.
Barbie Filmi Ne Zaman Vizyona Girdi? IMDb Puanı Kaç?
IMDb puanı 7,4 olan Barbie, Warner Bros'un açıklamasına göre vizyona girmesinden (21 Temmuz 2023) itibaren 17 gün içinde 1 milyar dolardan fazla hasılat yaptı.
Dünya çapında ise “bimbo feminism” tartışmalarına eklenebilecek yeni bir örnek teşkil ediyor. Bimbo feminizm ise anlam itibari ile kadınsılığından yani pembe renginden vazgeçmeden kadınların toplumsal eşitliğini savunabilmek anlamında kullanılıyor en genel hatlarıyla. Ancak içinde geçen “bimbo” kelimesi, güzel ama aptal anlamında kullanıldığından biz kadınlar bir oksimoron ile karşı karşıya kalıyoruz yine.
